Mehmet YALÇINKAYA

Xurs Köyünü Tanıyalım

MARDİN KIZILTEPE' DE ĞURS VADİSİ

Temmuz güneşinin ovadaki kızgınlığına inat, bir serin rüzgarla taranan ağaçların koynundaki çağlayanların yüzyıllardır süregelen şarkılarına kulak kabartan 12 köy vardır, Ğurs Vadisi' nde. Cehennem sıcaklarına maruz kalan ovaya kuzeyden hakim olan ve kupkuru taş yığınları gibi duran Mardin Dağları' nın ağaçtan yoksun çıplaklığında gizlenen Ğurs Vadisi, Kızıltepe' nin vahası niteliğindedir.

Emsali olmayan tarihi zenginliklere sahip olan Mardin' in adeta gölgesinde kalmış olmanın bir sonucu olarak pek bilinmeyen Ğurs Vadisi, belki de bu sayede büyük doğal değişimlere maruz kalmayarak yüzyıllar öncesinden günümüze uzanan bekaretini korumuştur. Her yönüyle bakir olan bu doğal güzelliğin ruhları okşayan nostaljik havasını solumak adına, Ğurs Vadisi' nde uzanan 12 köyü tanımak isteyenlerin işi o kadar da zor değil...

Suyun çıkış noktasına göre bitim, Kızıltepe' den gelene göre başlangıç olan nokta, Mardin Havaalanı' nın iki kilometre kuzeyinde bulunmaktadır. Ğurs Vadisi' ni Kızıltepe Ovası' ndan ayırırcasına yükselen ve Mardin Havaalanı' ndan bile net bir şekilde görünen Harzem Höyüğü' nün eteklerinde bulunan Ziyaret Köyü, vadinin başladığı noktadaki ilk köydür. Vadiye can veren Zergan Deresi' nin her iki yakasına yayılan evler arasındaki geçiş sağlayan eski bir köprü ile beraber tarihi bir türbesi olan Ziyaret Köyü' nün bir kilometre kadar kuzeybatısında Sancarlı (Kurre) Köyü vardır. Ğurs Vadisi' nin ilk bölümüne hakim bir yükseklikte bulunan Sancarlı Köyü, yaklaşık olarak 300-350 yıl kadar önce Karaman' dan gelen Mahmut Ağa tarafından kurulmuştur. Daha sonra çevreye borçlanan Mahmut Ağa, borcuna karşılık olarak köyü Aro adlı Süryani bir aileye bırakmıştır.

İstanbul Boğazı'nın sırtlarında bulunan evlerdeki boğaz manzarasının adeta minyatür ve tarihi bir versiyonuna sahip olan Sancarlı' da bulunan 300 yıllık tarihi konak, köyün ayakta kalabilen en eski yapısıdır. İki katlı ve 40 odalı olan bu yapı, Karaman Köyü'nden gelen Mahmut Ağa tarafından yaptırılmıştır. Vadinin her iki eteğinde sıralanmış olan ve Zergan Deresi' ni her iki yakadan yükselerek gizleyen ağaçların ruhları okşayan manzaralarına yüzyıllardır tanıklık eden Sancarlı Köyü' nün yaklaşık bir kilometre batısında ise, tarihi Bırbıre Mağaraları vardır. Yöredeki tarihi yapılarda kullanılan taşların kesilerek çıkarılması sonucunda oluşan bu mağaralar, henüz gün ışığına çıkmamış gizemlerle doludur.

Sırtları Bırbıre gizemi, etekleri Ğurs Vadisi olan Sancarlı' nın yaklaşık bir kilometre kuzeydoğusunda bulunan Kocalar (Hacı Faris) Köyü ise vadi manzarasından yoksun bir ova köyü niteliğindedir. Hem ovada toprakları hem de vadide bahçeleri olan Kocalar Köyü, bu özelliği ile Ğurs Bölgesi'nin en şanslı köyüdür. Kocalar köyüne ait bahçelerin bitim noktasıdaki sırtlarda buluna Şeyh Behlül Camii ve türbesi, hemen dibindeki yoldan geçenlerin sadece bakışlarıyla ziyaret ettiği bir harabeye dönüşmüş durumdadır. Şeyh Behlül Camii ve türbesinin yaklaşık 200 metre kuzeyinden sola doğru kıvrılan vadinin tam kıvrım noktasında bulunan ve 1970' li yıllara kadar ürettiği elektriği Mardin' e veren elektrik santrali ile bu santralin karşı yakasındaki tepede bulanan Şeyh Türkmen Türbesi, Kocalar Köyü ile Karaman Köyü' nün vadideki sınırlarını belirlemiştir.

Sırtını dayadığı dağla beraber önünü çevreleyen ağaçların arasında ve terkedilmiş bir şekilde gizlenen santralin karşı kıyısındaki tepede bulunan Şeyh Türkmen Türbesi ile ilgili söylentiler ise bir hayli ilginçtir. Etrafını çevreleyen dört taş duvarla beraber üstü açık olan türbe, günümüzde de ziyaret edilen bir mekan konumundadır. Mekanın üstünün geçmişteki yöre insanı tarafından defalarca kapatıldığı ve her kapatmanın bir gece sonrasında ilahi bir kudretle yeniden açıldığı söylentileri nesilden nesile aktarılarak günümüze ulaşmıştır. Bu durumu büyüklerinden duyan günümüzdeki köylülerden birçoğunun, Şeyh Türkmen Türbesi ile igili olarak tanıklık ettiği geceler vardır. İşte bu gecelerde türbenin üzerinden yükselen bir ışığın aşağıdaki derede bulunan ve Şeyh Gölü olarak adlandırılan suya kadar süzülerek indiğine ve bir süre sonra aynı güzergahtan türbeye dönerek kaybolduğuna tanık olan köylüler, gayet doğal olarak karşıladıkları bu durumla Şeyh Türkmen'in abdest alarak geri döndüğüne inanmaktadır.

Kocalar Köyü' nün vadideki sınırını belirleyen metruk elektrik santralinin yaklaşık bir kilometre ilerisinde ise Karaman (Hamziyan ) Köyü vardır. Ğurs Vadisi' nin en dar noktasında bulunan köy yaklaşık olarak 300 yıl önce kurulmuştur. Merkezi Suriye' nin Rakka Kenti olan Affadi Aşireti mensuplarının Hacı Mahmut Ağa ve İbrahim Ağa tarafından kurulan köyden Hacı Mahmut Ağa' dan kalma camii Abdi Ağa' dan kalma köy konağı (kasır) vardır. Karaman Köyü, Ğurs Vadisi' ndeki bütün köylere belli bir süre Ağalık yaparak hükmetmiştir. Halen harabe halde olan Abdi Ağa Konağı' nın altında bulunan hapishane ise bu hükmün boyutlarını ortaya koymaktadır. Vadideki Şakif Gölü ile onlarca güzelliğe sahip olan Karaman' dan Kermezine olarak adlandırılan noktaya doğru gidildiğinde ise Alipaşa Köyü gözükür.

Sultan Şeyhmus' un babasına ait olduğu sanılan Şeyh Mahun Türbesi ile beraber Dengiz Şelaleleri gibi bir çok doğal güzelliğe sahip olan Alipaşa Köyü, Ğurs Vadisi' nin en güzel kesitinde yer almaktadır. Ğurs Köylerinin hemen hemen tamamında bulunan tarihi su değirmenlerinin yoğun olarak görüldüğü Alipaşa' daki doğayla birkaç saatliğine bile sarmaş dolaş olmanın verdiği hazda doyumsuz bir lezzet vardır.

Adeta Sümela Manastırı' nı andıran birkaç köy evine de sahip olan Alipaşa' nın ardından genişleyen Vadinin en geniş ve tam orta noktasında, Orta Ğurs olan eski adından da anlaşılacağı gibi Yüceli Beldesi bulunmaktadır. Ğurs Vadisi' nin en geniş alan ve en yoğun nüfusuna sahip olarak 1990' lı yıllarda belde statüsünü alan Yüceli' nin hemen karşı yakasında ve adeta yalnızlığa itilmiş gibi duran Tuzlaköy (Bawına) ise Sancarlı' dan sonra vadinin diğer yakasında bulunan ikinci köydür. Yüzyıllardır kavuşamayan aşıklarmış gibi duran Yüceli ile Tuzlaköy' ün birbirlerine bakışları arasından sıyrılarak birkaç yüz metre ileriye gidildiğinde ise Ğurs Vadisi' nin iki kola ayrıldığı görülür.

Bir kolda Deli Pınar (Ayn Mecnune) ve bu pınarın oluşturduğu vadinin her iki yakasında kümelenmiş olan Soğanlı (Hubas) Köyü vardır. Deli Pınar suyu ve bu suyun oluşturduğu vadiye tek başına bekçilik yapıyormuş gibi duran Soğanlı Köyüne varmadan önceki noktada bulanan Arune Köprüsü ise vadinin diğer koluna geçiş olanağı tanımaktadır. Pınarbaşı (Seri Kani) olarak adlandırılan bu kolun bir yakasında Ayaz (Çelebiyan), Erdem (Meşkina) ve Yedikardeş (Hafti Ğahan) köyleri diğer yakasında Uluköy (Gundi Izer) Köyü bulunmaktadır.

Hafti Ğahan Türbesi ve tarihi Abab Değirmeni' ne sahip olan Yedikardeş Köyünün tam karşısında duran Uluköy' de bulunan su kanalı ise akla durgunluk verecek bir yapıya sahiptir. Ğurs Vadisi' nin bu koldaki bitimi olan dağın dibinden yeryüzüne akan pınarın oluşturduğu dere ile Uluköy arasında bulunan dağın taşın delinmesi ile oluşturulmuş olan bu kanal gerçekten de görülmeye değer niteliktedir.

Dağıyla taşıyla, ağacıyla suyuyla kısacası 500 yıl önce ne ise bugün de aynı olan bakir doğayla içiçe, kucak kucağa olabilecek bir havayı solumak isteyenler için, Ğurs Vadisi o kadar uzak değil...

Mehmet YALÇINKAYA

Bugün 21 ziyaretçi (26 klik) kişi burdaydı!